İnsan Hakları Gününde Genç Memur-Sen\'den Ensar-Muhacir Kardeşliğine Destek

Genç Memur-Sen 10 Aralık "Dünya İnsan Hakları Günü"nde anlamlı bir etkinliğe imza attı. Genç Memur-Sen'liler savaşın en büyük mağdurları çocukları ve kadınları anlatan "Mülteci" temalı fotoğraf sergisi açtı. Resim Heykel Müzesi Fahri Korutürk Salonu'nda açılan sergi 2 gün boyunca ziyaret edilebilecek.

HERKES İÇİN ADİL BİR DÜNYA İSTİYORUZ

Açılışta konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, " Bu fotoğraf sergisi umuda açılan kapı olsun, çocuklar ağlamasın, zulümler son bulsun" dedi. Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan ise, "Biz herkes için adalet, herkes için özgürlük ve herkes için adil bir dünya istiyoruz" şeklinde konuştu.

Ankara Resim Heykel Müzesi Fahri Korutürk Salonu'nda yapılan fotoğraf sergisi açılış konuşmasını Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan yaptı. Beyhan, "Savaşın yarattığı tahribatlar yüzünden yüz binlerce kadın dul, yüz binlerce çocuk yetim, yüz binlercesi aç, milyonlarca insan ise evlerinden barklarından ayrılmış durumda. İnsanlık yine sınıfta kaldı, Batı üç maymunu oynayarak zulme ortak oldu" diye konuştu.   

BEYHAN'DAN ÇAĞRI: HERKES İÇİN ADALET

Konuşmasında Avrupa ülkelerine ve küresel güç merkezlerine çağrıda bulunan Beyhan, "Avrupa Ülkeleri ve küresel güç merkezlerinin, içinde bulundukları ikiyüzlü tutumdan çıkarak, insanlık için gerçek bir tutum almaları gerektiğini haykırıyoruz. Biz herkes için adalet, herkes için özgürlük ve herkes için adil bir dünya istiyoruz. Bu isteğimize İslam Teşkilatı Örgütü'nün de kulak vermesini arzuluyoruz.  İslam Teşkilatı Örgütü'nü mazlumların yanında saf tutmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.

İnsan haklarının göstermelik ifadelerle içinin boşaltıldığını söyleyen Beyhan, İslam Coğrafyasında yaşanan katliamlar karşısındaki 'nasılsa ölen Müslüman' tutumunun bir an önce bitirilmesi gerektiğini bildirdi.

Beyhan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Dün ülke olarak, yaşadıkları topraklarda zulme uğrayan, toplu katliamlara maruz kalan Yahudilere, gayri Müslimlere kucak açtık. Şimdi ise, Suriye'den Irak'tan gelen, savaş mağduru milyonlarca Müslüman, Hıristiyan, Yezidi'yi şefkatle bağrımıza basıyoruz. Türkiye topraklarında yaklaşık olarak 2,5 milyon Suriyeli kardeşimiz, bizim misafirimiz olarak ağırlanmakta, ihtiyaçları karşılanmaktadır. Bu konuda öncü olan yöneticilerimize ve hükümetlerimize sadece Müslümanlar olarak değil, tüm insanlık olarak, dünyaya verilen ders nedeniyle müteşekkiriz. Aynı şekilde dünyaya merhamet diplomasisini öğreten hayır kurumlarımıza da teşekkür ederiz."

TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRDİ

Çatışmaların ortasında kalarak ülkelerini terk eden milyonlarca mültecinin sorunlarının çözülmesinin uluslararası işbirliği ve dayanışmayla mümkün olacağını kaydeden Beyhan, Türkiye'nin üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirdiğini belirtti. Batı ülkelerinin bu anlamda sorumluluk almaktan kaçtığını da sözlerine ekleyen Beyhan,  "Batı ülkelerinin ise küçük tavizlerle kendisine yönelen göçleri durdurmaya çalışması insanlık karinesi adına tarihi bir ayıptır. Bunu yaygınlaştıranların amacı mazlumları yalnız bırakmaktır. Mazlumları bugün yalnızlaştıranlar, savaşları başlatarak onları da mağdur edenlerdir" dedi.

ÖLENLER İNSAN

Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Arakan'da, Bangladeş'de, Doğu Türkistan'ta olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanmakta olan insanlık krizinin, sadece bir ırk ve ya da bir dine mensubiyet bakımından ayırıma tabi tutulamayacağını vurgulayan Beyhan, "Ölen, öldürülen, tecavüze uğrayan, korkunç savaş makinelerinin yoğun bombardımanı altında hayatın kaybedenler sadece insan, evet sadece insan" ifadelerini kullandı.

Beyhan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş bizim de kurtuluşumuz olamaz' diyerek, yaşanan bu insanlık dramına dikkatleri çekmek için sözün bittiği bir yerde, fotoğraf kareleri ile gündeme damga vuracak bir etkinlik gerçekleştiriyoruz. 'Umut' adı altında sergilediğimiz fotoğraf kareleri inanıyoruz ki sözün başaramadığını başararak, kalplerde biriken tortuları bir nebze de olsa söküp atabilecek bir işlev görecektir."

Konuşmasında sahilde cansız bedeni kıyıya vuran Aylan Bebeği de anan Beyhan, insanlığın bu manzara karşısında verecek hiçbir cevabı bulunamayacağını söyledi.

VİCDANLARI YENİDEN HAREKETE GEÇİRMEK İSTİYORUZ

Beyhan, ölmekte olan vicdanları yeniden harekete geçirmek için bu sergiyi açtıklarını belirterek, "Umuyoruz ve diliyoruz ki, gündeme taşıdığımız bu fotoğraf kareleri ile bir farkındalık oluşsun. İnsanlık ayağa kalksın ve büyük bir umutla yola çıkan kardeşlerimiz denizin ortasında bırakılmasın, insan ve organ tacirlerinin pusularına maruz kalmasın, kıyıya vuran bedenler bir daha olmasın. Bir daha Aylan bebeklerimiz ölmesin, insanlığımız denizlerde batmasın" dedi.

Beyhan konuşmasının sonunda kendilerine verdikleri desteklerden dolayı Memur-Sen Yönetim Kurulu'na ve AFAD'a da teşekkür etti.

TONBUL: İNSANLIK AYAKLAR ALTINDA

Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul ise, İnsan hakları gününde insanlığın İslam coğrafyasında ayaklar altında olduğunu vurguladı.

ÇOCUKLAR AĞLAMASIN

Tonbul, "Bugün bu fotoğraf sergisinde ensar-muhacir kardeşliğine tanıklık ediyoruz. Gençlerimizin açtığı bu fotoğraf sergisi umuda açılan kapı olsun, çocuklar ağlamasın" dedi.

ZULME GÖZ YUMUP ORTAK OLUYORLAR

İslam Coğrafyası'nda yaşanan zulümlere Batı'nın şaşı baktığını ifade eden Tonbul, "Zulme göz yuman ve ortak olan , Batı konu

İslam Coğrafyası olunca vicdanını duvara asıyor. Batı'nın çifte standart uygulamalarını şiddetle kınıyorum. Emperyalist devletlerin zulümlerini lanetliyorum. Senaryolarını sahneye koyarken Müslüman kanını vazgeçilmez dekor olarak kullananları kınıyorum. Bilinmesini istiyorum ki; Büyük Memur-Sen ailesi olarak biz var oldukça Gazze cinayetlerini, Suriye vahşetini, Doğu Türkistan, Arakan, Bangladeş zulmünü  gözlerine sokmaya devam edeceğiz. Gözlerini kapayarak vicdanlarının onları rahat bırakmasına asla müsaade etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

MAZLUMLARIN YANINDA DURALIM

"Dileğimiz daha adil bir dünya ve işgallerin, zulümlerin son bulmasıdır" diyen Tonbul, " Haksızlıklara, vahşete, çocukların ve kadınların katline, özgürlük isteyenlere, demokrasi diyenlere, İslami hassasiyeti bulunanlara ölüm hediye edilmesine karşı sessiz ve duyarsız kalmak, dilsiz şeytanlığı kabul etmektir. Emperyalizm ve işbirlikçileri olan diktatörlerin hak ve hukuk tanımayan saldırılarına, baskı ve zulümlerine karşı tavır almak için tüm vicdan sahiplerini ayağa kalkmaya davet ediyor, mazlumların yanında durmaya çağırıyorum" dedi. 


  • PAYLAŞ :