Kadınlar Hayatın Mimarlarıdır

 

Çağdaş, modern ve özgürlükler ülkesi olmanın temel esası; kadına hak ettiği değeri vermekten geçmektedir. Gerek aile içerisindeki ulvi görevi gerekse de toplumsal hayatta temsil ettiği misyon kadınların tarihteki mücadelesinin haklılığını net bir şekilde ortaya koymaktadır.

 

Bundan bir buçuk asır önce insanca çalışma koşulları isteyen kadın-erkek 40 bin işçi, emeklerinin karşılığını alamadıkları için greve gitmişti. İşçileri ablukaya alan polis, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 129 işçinin feci bir şekilde can vermesine neden oldu. Bu haklı mücadeleyi taviz vermeden götüren kadınlar, sadece eşitlik istiyorlardı.

 

Hayatın bütün zorluklarına göğüs geren ve mücadele azmini her şartta diri tutmaya çalışan kadınların, uzun ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için yaptıkları mücadele, günümüz sendikacılığına da ışık tutan tarihsel nitelikte bir olay olmuştur. Ancak bugün geldiğimiz noktadan geriye doğru baktığımızda kadın hakları konusunda kağıt üzerindeki iyileştirmelerin toplumsal yaşamda çok da yer edinmediğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Çünkü kadınlar çalışma hayatında halen ucuz iş gücü olarak görülmektedir. Çoğu kadın yaşamlarını ağır çalışma koşulları altında sürdürmektedir. Ağır ekonomik koşulların verdiği çaresizlikle, ucuz ve sosyal güvenceden yoksun iş koşullarını kabul etmek zorunda kalan kadınların sayısı azımsanmayacak boyuttadır.

 

Ancak tüm bunların yanında kamuda çalışan kadınların özel sektöre göre daha çok,  güvenli ve eşit çalışma koşullarına sahip olduğu bir gerçektir. Buna rağmen kamuda çalışan kadınların  da çalışma koşullarından ve kadın olmasından kaynaklanan ciddi sorunlar yaşadığı ortadadır.

 

Nitekim sendikamızın sağlık ve sosyal hizmet kollarında çalışanların kadınlara yönelik gerçekleştirdiği araştırmalar, kadını çalışma hayatında tutmanın her gün daha zor hale geldiğini ortaya koymaktadır.  

 

Rakamlara, veri tablolarına ve fiili duruma baktığımızda; ülkemizde kadınların çalışma hayatından, siyaset sahnesinden, yönetim unsurlarından dışlandıklarını, kendi kararlılıklarıyla bu alanlarda yer almayı başarmış olanların da, eş ve/veya anne sıfatlarıyla yükümlendikleri görevlerle beklentileri arasında birçok sorunu yaşamak zorunda bırakıldıkları görülmektedir.

 

Kadınların çalışma hayatındaki yerini önemseyen ve onları modernleşmenin temel taşı olarak gören Sağlık-Sen, bu bilinçle sendikal çalışmalarını yürütmektedir. Sendikamızın 2009 toplu görüşmelerinde mutabakat metnine aldırdığı ve 30 Ocak 2010 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile yürürlüğe giren ‘engelli yakını olan memurlara bir saat izin ve gece nöbetlerinden muafiyet hakkı’, kadınlarımızın evdeki sorumlulukları düşünüldüğünde ayrı bir önem taşımaktadır.

 

Kısacası çağdaş Türkiye’de kadınlarımıza önemli görevler ve roller yüklemek istiyorsak, pozitif haklar vermek zorundayız. Kadınlarımızın siyasetten kültüre, spordan eğitime, girişimcilikten iş gücü piyasasına hayatın bütün alanlarında var olmaları ülkemizin gelişimini tamamlamasının temelini oluşturacaktır. Kadına yönelik ayrımcılığa karşı toplumsal bilinci yükseltmek ve onları çalışma hayatının içinde tutmak adına devlet daha fazla sorumluluk almalıdır.   

Hayatın ağır şartları altında, anne, eş ve iş kadını olarak ayakta kalabilen hayat arkadaşlarımız bu başarılarıyla saygıyı ve övgüyü hak etmektedirler.

Onları hayatın mimarları olarak görüyor, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.

 

  • PAYLAŞ :