Başkanlar Kurulumuzu Suriye’de Gerçekleştirdik

 

 Sendikamızın Başkanlar Kurulu, 26 Haziran 2010 tarihinde Suriye’de toplandı. Başkanlar Kurulu’nda 2010 toplu görüşmeleriyle ilgili ön değerlendirme yapıldı. Şube Başkanlarımız Suriye programı kapsamında gezme fırsatı da buldu.

 

Başkanlar Kurulu Toplantısı Suriye’nin başkenti Şam’da yapıldı. Burada konuşan Genel Başkanımız Mahmut Kaçar, sendikamızın bu yıl da sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının teveccühüne mazhar olmasından duyduğu memnuniyeti belirterek, yetki sürecinde emeği geçen bütün teşkilat mensuplarına teşekkür etti.

 

Gezinin amacı konusunda da bilgiler veren Genel Başkan, Suriye ile Türkiye arasında tarihi bağların olduğunu söyledi. Suriye’nin geçmişte Osmanlı’ya bağlı olduğunu hatırlatan Genel Başkan, iki ülkenin kültürel ve sosyal yönden yakın olduklarını söyledi. Suriye ile vizelerin kaldırılmasına da değinen Kaçar, toplantıyı Suriye’de gerçekleştirmelerinin amacını şöyle özetledi: “Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yetkili sendikası olan Sağlık-Sen’in bir anlamda başarısını kutlamak, motivasyonumuzu tazelemek ve sizlere teşekkür etmek amacıyla böyle bir yurt dışı gezisi düzenlemek istedik.”

 

 

 

“SENDİKACILIĞIN ÖZÜNDE FEDAKÂRLIK VE CEFA VAR”

 

Sendikamızın 15 yıllık bir geçmişi olduğunu vurgulayan Mahmut Kaçar, “Sendikamızın Kurucusu Merhum Mehmet Akif İnan, 15 yıl önce kendisine inanan arkadaşlarıyla birlikte yola çıktı; birken iki, ikiyken beş, beşken elli, elli iken bin kişiye, şimdide yüz binlere ulaştı kısa sürede. Bu dava sizlerin elleriyle büyüdü” açıklamasında bulundu. Kaçar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de 2 milyona yakın memur görev yapıyor. 2 milyon memurun 400 bini Memur-Sen konfederasyonumuzun çatısı altında bizlerle birlikte. Merhum Akif ağabeyimize inanmış gönüller, peşine 400 bin memuru taktı. Bahsettiğimiz 400 bin memurdan tam 100 binin üzerinde Sağlık-Sen üyesi var.”

 

Sivil toplum örgütlerinin önemine de değinen Genel Başkanımız Mahmut Kaçar, sendikaların ülkemizdeki en güçlü sivil toplum örgütleri olarak görüldüğünü söyledi. Kaçar, “Sendika; temelde bir sivil toplum örgütü. Yani; gücünü  milletten, milletin ta kendisinden alan bir kimliğe sahip. Sendikacılığın özünde fedakarlık ve cefa var” dedi.

 

Genel Başkan konuşmasını şöyle tamamladı: “Benim şube başkanlarım; kin, nefret ve ayrışmayı çığırtkanlık haline getirenlerin aksine topluma sağduyu aşılıyor, perde arkasındaki çirkin oyunları anlatıyor, birlik ve beraberlik mesajı veriyor. Ergenekon terör örgütünün devletin iliklerine kadar nasıl işlediğini, nasıl bizleri, geleceğimizi sömürdüğünü görüyoruz. Bu milletin seçtiklerinin nasıl alaşağı edilmeye çalışıldığını, çocuklarımızın ekmeğinden nasıl çalındığını, nasıl bir esaret altında olduğumuzu görüyoruz. Birilerinin bunları anlatması lazım. Birilerinin bunu anlatanlara destek vermesi lazım. Hem bu ülke için hem de tüm dünya insanlığı için çalışacağız. Gazze’ye bombalar düşerken, Filistinli çocuklar ölürken, kundaktaki bebekler misket bombalarıyla parçalanırken benim başkanlarım sessiz kalmayacak elbette. Var güçleriyle haykıracaklar. Toplumu harekete geçirecekler.

 

 

 

SENDİKACILIK YAŞAM ŞEKLİDİR”

 

Elbette sesimizin daha güçlü çıkması gerekiyor. Daha etkin ve dikkate alınır bir sivil toplum örgütü olabilmemiz için de kemmiyet; yani sayıca üstün olmamız gerekiyor. Sayıca üstün olmamız için de sürekli aktif sendikacılık yapmamız gerekiyor.  

 

Göreve yeni başlayan bir hemşire kızımızın yaşadığı sıkıntı, bir memurumuzun özlük haklarına ilişkin talebi, mesai arkadaşımızın hastalığı, düğünü, cenazesi gibi üyelerimizin her türlü sosyal ve mesleki yaşamlarına ilişkin hususlarda olabildiğince paylaşımcı olmamız gerekiyor.

 

Evet; sendikacılık kolay değil ama bir yaşam şekli de aynı zamanda. Bu dava batıl bir dava değil; bu dava, mefkuresi yani yüksek gayesi itibari ile kutsal bir davadır. Türkiye; bugünden daha iyi günler görecektir. Bu ülke, çocuklarımız için bugünden daha güzel bir ülke olacaktır.

 

“OMUZ OMUZA VEREREK MÜCADELE EDECEĞİZ”

 

Şube Başkanlarım, ulvi bir idealin peşinden gitmektedir. Bu bir bayrak yarışıdır. Çalışanlarımızın bize emanetidir bu mevkiler, makamlar. Elbette ömrümüz boyunca hep aynı yerde aynı işi yapacak değiliz. Belki de bizden daha liyakatli olanlara emaneti teslim edeceğiz. Ama hep sorumluluğunu bilen ve ufku geniş olan bireyler olarak bu davanın bir parçası olmak isteyeceğiz. Bu davaya sürekli omuz vermek için mücadele edeceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize sevgi ve saygılarımı sunar, Suriye gezi programımızın güzel geçmesini temenni ederim.”  

 

ŞAM, BUSRA VE HALEP ZİYARET EDİLDİ

 

25 Haziran Cuma günü Suriye’ye varan teşkilat mensuplarımız, ilk olarak Şam yakınlarında bulunan Humus’taki Halid Bin Velid Camii’ni ziyaret etti. Sabah saatlerinde başkent Şam’a varan yöneticilerimiz, Osmanlı Sultanı Vahdettin’in kabrinde dua okuduktan sonra, Sahabi Bilal Habeşi Hazretlerinin türbesini de ziyaret etti.

 

Şam’da bulunan sahabenin kabirlerini ziyaret eden teşkilatımız, daha sonra mimari özellikleri, ince süslemeleri, taşıdığı manevi değerlerden dolayı dünyanın en seçkin birkaç camiinden olan ve Şam’ın sembolü olarak bilenen Emevi Camii’ni gezdikten sonra Hz. Yahya(A.S)’nın kabri ile Hz. Hüseyin(R.A)’nın mübarek başlarının bulunduğu yerlerde dualar okudu. Eyyübi Devleti’nin kurucusu ve en büyük hükümdarlarından olan Selahattin Eyyubi’nin kabri ziyaret edildikten sonra 1. Dünya Savaşı’ndan şehit düşen pilotlarımızın kabrini de ziyaret ederek, dua ettiler.

 

Busra’da Peygamber Efendimizin (SAV) Rahip Bahira ile görüştüğü tarihi yerler ile  Halep’te de tarihi mekanları ziyaret eden Genel Merkez Yöneticilerimiz ve Şube Başkanlarımız, 27 Haziran 2010 Pazar günü Suriye’den ayrıldı.

 

 

  • PAYLAŞ :