TİKA’YA SALDIRMAK FETÖ’YÜ SEVİNDİRİR
05 Temmuz 2018, Perşembe

Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, Akit'e yaptığı açıklamada, Millet İttifakının üyeleri tarafından hedef tahtası haline getirilen TİKA ile ilgili 'Kapansın, faaliyetleri durdurulsun' gibi söylemler emin olun en çok FETÖ mensuplarını mutlu eder" ifadelerini kullandı.

Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkam Metin Memiş, gazetemiz Akit'e önemli açıklamalarda bulundu. 24 Haziran seçimleri sürecinde Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayları tarafından kapatılacağı vaad edilen TİKA'ya sahip çıkan Memiş, "TIKA ilgili 'Kapansın, faaliyetleri durdurulsun' gibi söylemler emin olun en çok FETÖ mensuplarını mutlu eder" dedi.

TİKA MAZLUMLARA UZANAN ELİMİZ

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ilginç bir şekilde hedef alınıyor. Yaptığı projeleri biliyorsunuz. Hatta TİKA, Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelere bile yardım eli uzatıyor. Dünya'nın her yerine merhamet diplomasisi ile ulaşan TİKA neden ansızın hedefe konuldu?

Türkiye olarak mazlum coğrafyalara uzattığımız yardım eli son derece değerli. Bu anlamda TİKA'nın özellikle sağlık alanında çok ciddi başarılara imza attığına şahidiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2006 yılında Başbakanlığı döneminde Sudan ziyareti kapsamında Darfur Bölgesi'ne giderek iç savaş sebebiyle evsiz kalan binlerce inşam ziyaret etti. Sayın Erdoğan, ziyareti sırasında TİKA'ya Nyala'ya büyük ve modern bir hastane yapılması talimatını vermişti. Bugün TİKA sayesinde tam donanımlı bir hastanemiz sadece Sudan'a değil, Afrika'nın birçok insanına hizmet veriyor. Nyala Türk hastanemizde 5 yıldır Türk bayrağımız dalgalanıyor.

BATI YAKA'DAKİ HASTANE 40 BİN HASTAYA HİZMET VERİYOR

Çok şükür TİKA Filistin'de gerçekleştirdiği sağlık projeleriyle de faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Batı Yaka'daki Tubas Türk Hastanemizin inşaatı ve donanımı 2012'de tamamlandı. 2013 yılında hizmete giren 30 yataklı bu hastanemiz de çevre şehirlerden gelen hastalarla birlikte her yıl yaklaşık 40 bin hastaya hizmet veriyor.

TİKA, Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te de 51 yataklı modern bir hastane inşa ediyor, onun da yapımı çok yakında tamamlanmış olacak inşallah. Şimdi görüyorsunuz, TİKA elbette bizim gönül coğrafyamızda yeri olan bu mazlum milletler için sadece sağlık alanında değil eğitimde, kültürde, ülkelerin altyapı ihtiyaçlarında verdiği son derece önemli maddi ve manevi desteklerle oradaki insanların da gönlünü kazanıyor. Ne adına? Kim adına? Senin, benim adıma, Türkiye adına... Bundan kim rahatsız olabilir Allah aşkına? Oraları hâlâ sömürmeye çalışan, oralarda hâlâ sinsi sinsi kendi ikbalini güden, oralarda cirit atan bu ülkenin hainleri FETÖ mensupları rahatsız olur. TİKA'yı Balkanlar'da, Orta Asya'da, Afrika'da FETÖ'cüler ister mi? İstemez ama inşallah Cumhurbaşkanımızda olan bu vefa, bu muhakeme, bu samimiyet bizlerde de olduğu sürece TİKA'ya kimse bir şey yapamaz. TİKA ile ilgili "Kapansın! Faaliyetleri durdurulsun! Küçülsün! Geri çekilsin!" gibi söylemler emin olun en çok FETÖ mensuplarını mutlu eder. Onları mutlu etmeyeceğiz, onları kahredeceğiz.

AFAD'A DESTEK VERMELİYİZ

Sendika olarak yurtdışı ziyaretleriniz de önemli. Gidip yerinde görüyor musunuz bu hizmetleri?

Elbette. Kazakistan'a, Arnavutluk'a, Nijer'e gittim. Eğer biz Türki­ye Cumhuriyeti Devleti olarak oralarda olmazsak, FETÖ'yle mücadelemizde akamet yaşayabiliriz. Oralardaki yöneticiler bizleri görmekten, bizlerle münasebet kurmaktan yana son derece memnunlar ama giderseniz varsınız, giderseniz, dokunursanız hatırlanırsınız. O yüzden orada FETÖ'nün legal görünümlü illegal oluşumlarına iş düşmemesi için TİKA gibi, Maarif Vakfı gibi, AFAD gibi öz be öz kendi kuruluşlarımıza destek vermek zorundayız.

TERÖRE KARŞI DİMDİK AYAKTAYIZ

Çukur ve hendek terörü esnasında da PKK terör örgütünün benzer saldırılarına şahitlik ettiniz...

Evet. Biz sağlık çalışanları ölümü göze alarak mesleğini icra eden insanlarız. Çukur siyaseti sebebiyle Diyarbakır, Mardin, Şırnak gibi bölgelerde polisimizle, askerimizle birlikte canını ortaya koyarak mücadele verdi benim sağlıkçı kardeşlerim. Terör operasyonlarının yaşandığı en ateşli dönemde bölgeyi ziyaret ettim. Bizzat kendi gözlemlerimle söylüyorum; bölge de 22 ambulans taranmış, 19 ambulans alıkonulmuş, mesela Cizre'deki hastaneye 22 roket isabet etmişti. Roketlerden biri doktor odasının duvarına saplanmıştı ve patlamamıştı. Allah korusun, bu roket patlamış olsa odadaki 14 doktorumuz aramızda yoktu simdi, şehit olacaklardı.

TERÖR ÖRGÜTÜ FETO AMBULANSLARA BİLE ATEŞ ETTİ

15 Temmuz'u düşünün mesela. Benim ambulanslardaki kardeşlerimin şarapnel parçalarıyla yüzü parçalandı. Vatan hainleri ambulanslara bile ateş etti o gece. Yaralılarımızın çoğuna meydanlara koşan biz sağlık çalışanları müdahale ettik. Afrin'deki şehit kardeşlerimizden bazıları sağlık çalışanlarımızın kollarında şehadet şerbeti içtiler. Allah rahmet eylesin.

İSRAİLLİ TERÖRİST YÖNETİCİLER YARGILANMALIDIR

Sağlık emekçileri, her ortam ve koşulda hizmetlerini sürdürürler. Her şartta da dokunulmazlıkları vardır. Filistin'de ise bu durum işgal güçleri tarafından yok sayılıyor, dünya ise sessiz kalıyor. Filistinli hemşire Rozan en-Neccar'ın şehit edilmesine bile ses çıkarmayan bir sistem var. Sizin bir çağrınız var mı bu konuda?

Dünyanın her yerinde sağlık çalışanları başkalarının hayatlarını kurtarmak için kendi hayatlarını ortaya koymak zorunda. Onlardan biri de Hemşire Rezzan en-Neccar kardeşimizdi. Rezzan en-Neccar'ın şehit edilmesi kesinlikle açık savaş suçudur. Kaldı ki zaten İsrail bir terör devleti olduğu için uluslararası hukuku yok sayması da ilk değil zaten. Amerikalı aktivist Rachel Corrie'yi nasıl acımasızca katlettiklerini gördük, 10 şehit verdiğimiz Mavi Marmara'ya yaptıkları kalleşçe baskınlarını gördük, yani bunu tüm dünya görüyor zaten. Bu yaşananlar tüm dünyanın gözü önünde oluyor. İsrail yönetimi için kadın, çocuk, hemşire, sivil diye bir ayrım yok. Yahudi olmayan herkesi katletmek için programlanmış canavar ruhlu bu insanlar, insanlığın yüz karasıdır aslında. Altını çizerek söylüyorum İsrailli terörist yöneticiler aynen Miloşeviç gibi savaş suçları mahkemesinde yargılanmalıdır.

 

PAYLAŞ :